Tag Archives: şiir

Can Baba (Can Yücel)

Can_yucel

Continuing on my nostalgic November trip to the writers’ and artists’ circles in Turkey, I want to introduce you to Can Yücel, a poet to whom many biographers refer as “Can Baba” – Father Can (non-religious connotation).  His poetry stands out with his use of colloquial Turkish, thus, making poetic compositions a product for the masses.  The video below demonstrates a flawless reading performance of one of Can Baba’s most popular poems – “The Most Beautiful Part about Being with You”:

For my translation, I have chosen a different poem by Can Baba, namely his “Hayal Oyunu” – “A Play with Imagination”:

Hayal Oyunu

Ellerindi ellerimden tutan
Ellerimdi ellerinden tutan…
Bıraktığı anda ellerimiz ellerimizi
Gökyüzüne vuracaktı gölgeleri ellerimizin
Kimbilir kaç martılar halinde

Bir masada karşı karşıya
Seyrederken dudaklarını senin
Dile gelmiş ilk Türkçeydik
Henüz başlamış kül rengi bahar
Ne savaş, ne barıştık biz…

Bu dünyaya yeni gelmiş bir diyar
Manolyaya gece konmuş kumrular…

A Play with Imagination

It was your hands holding mine

Mine, holding yours…

The shadows of our hands were going to hit the sky

As soon as our hands left our hands

Who knows? In the form of how many sea gulls

//

We were the first spoken Turkish

While I was beholding your lips

At a table, across from one another

We were the newly setting smoke-colored spring

We were neither war nor peace…

//

A realm newly born in to this world

Doves, perched on the magnolia in the night…

~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~

I hope you have enjoyed your visit this Wednesday.  I look forward to you stopping by next week again but also for your visit to my Sunday Reflections.

2 Comments

Filed under Reflections

Two poems from Can Yücel on the loss of love

Uğruna fedakarlık yapmadığın sevgiyi,

yüreğinde taşıyıp da kendine yük etme!

[Poem Source: Can Yücel]

 

Don’t burden yourself by carrying in your heart

the love for which you made no sacrifice!

[Translation Source: Self]

 

Anladım!

Yar’la bir olmayınca

yer’le bir oluyormuş insan…

[Poem Source: Can Yücel]

 

I got it!

You get destroyed…

when not with the beloved

[Translation Source: Self]

 

Once you live of what the same poet speaks in two separate poems through seemingly contradicting emotions, you know the feeling of being torn is an integral part of the suffering.

4 Comments

Filed under Reflections

Çünkü

Ben sana hep üşüyordum,

Çünkü kıştım..

Nakıştım, bakıştım..Inkar

etmiyorum da bunu..

Seni sevmek gibi büyük işlere

Kalkıştım..

Ve lütfen inkar etme;

Sana en çok ben yakıştım…

[Poetry Source: Özdemir Asaf]

 

I was always cold for your warmth,

for I was winter…

an image, a glance..And

I don’t deny that..

I dared to undertake big affairs,

such as loving you…

Please don’t resist;

I was the best match to you…

[Translation Source: Self]

 

 

 

 

 

 

6 Comments

Filed under Reflections

Susadım Sana

Ayrılığın bir ok gibi

saplanıyor kalbime yayla

Kollarım uzanıyor gibi

Anlıyorum, evet, susadım sana.

 

Günler artık bir yıl gibi

çörekleniyorlar üstüme hazla

Gözlerim kararıyor gibi

Anlıyorum, evet, susadım sana.

 

Sensizlik bir bela gibi

yıkılıyor masum gönlüme hızla

Ellerim aranıyor gibi

Anlıyorum, evet, susadım sana.

 

Sessizliğin bir sitem gibi

yükleniyor benliğime hırsla

Dudaklarım kıpırdanıyor gibi

Anlıyorum, evet, susadım sana.

Leave a comment

Filed under Poetry

Değişim

Değişmişim, bana öyle diyorlar.

Başka nasıl olabilirim, soruyorum, sensiz?

Pek gülmüyormuşum, beni hayretle izliyorlar.

Ben tebessüm iplerimi sana vermişim,

nasıl gülerim sensiz?

Boşlukta gibiymişim, sorguya çekiyorlar.

Nasıl dolu olabilirim, soruyorum, sensiz?

Canlılığımı yitirmişim, dirilmemi istiyorlar.

Kalbim sahibinden uzakta, nasıl yaşarım sensiz?

üzülmemeliymişim, benden gayret bekliyorlar

nasıl çaba sarfedebilirim, soruyorum, sensiz?

Nice senelerim varmış, böyle teselli ediyorlar.

Yüzyıl gibi üstüme çöken zamanı nasıl geçerim sensiz?

Geliyormuşsun, şimdi de haber veriyorlar.

Kalbim ne duyacak, soruyorum, şimdiye dek sensiz?

Sevinmeliymişim, artık onlar diliyorlar.

Geçirdiğim acı günleri nasıl unutabilirim, sensiz?

Leave a comment

Filed under Poetry

Mutluluk Yolu

Kalbimde mel’un bir sessizlik

ıssızlarda koşuyorum alabildiğine.

Elle tutulur acı bir sensizlik

sakin köşelerden kaçınıyorum tüm benliğimle.

Sükut etmiş zihnimde yaygın bir boşluk

dolu bir sensizlik terkedilmiş tüm düşüncelerimde.

Bazen bir pençe gibi kavrayan garip bir burukluk

kah coşuyor, kah sükun buluyorum uçsuz bucaksızlarda.

Seni bu şekilde ızdırapla anabilmek

belki de sere serpe uzanmış bir zevk rastgele.

Açılan şefkat dolu kollarında artık bir bitkinlik

koruyuculuk görevlerinden bıkmışa benziyorlar bile.

Gönlümde olabildiğine perişan bir viranlık

yerleştirdiklerine asla inanmıyorlar bile.

Yalnızlık, ebedi yalnızlıklara ümitle sarılmak,

tek çözüm yolu bir yıkım imişcesine,

ümitsizliklerle birleşmek, onlarda dostluk aramak

mutluluğun ilk buruk acılarını tatmak istiyorum.

Leave a comment

Filed under Poetry

içimdeki sen

Sonsuzluklardan sana sesleniyorum

ümitsiz feryatlarımı duymuyor musun?

Lahza lahza geçirdiğimiz mutluluğu anıyorum

ellerimin sıcaklığına özlem duymuyor musun?

yalnızlıklardan sana soruyorum

meçhul gecelerde ızdırap çekmiyor musun?

Ağlamak, hatıralarımız için ağlamak istiyorum

ne olur, itiraf et, sen de aynı şeyleri hissetmiyor musun?

 

ıssız sakinlerden yardım arıyorum

maksadımın derinliğini anlamıyor musun?

Ağlamak, pişmanlık çok geç şimdi,

artık esrarlı sulardan haykırıyorum…

Leave a comment

Filed under Poetry

Notre Dame’in Kamburu

Yağmur damlaları ıssız sokaklarda parlıyordu dansederek

bir karaltı çıktı gecenin sessizliğinden boynu bükük

bir kuş kadar acizdi etrafına bakışıyla ürkek ürkek

hayatın ağır darbeleriyle sırtı bükülmüşe benziyordu.

Yok yok! doğuştan olmalıydı bu kamburu.

Geniş caddelerden geçti seke seke, sular sıçratarak

her hareketinde bir çift nefret bakışıyla karşılaşarak

daha çok öne eğilen başına artık küfürler savrularak

kalabalık caddeleri şimdi korkarak arşınlıyordu

İnsafsız canlılar kitlesi bir çember gibi sarılıyordu

sırtını daha da bükerek merhamete susamış gözlerini

aczinden zevklenen topluluğa çevirerek

yalvarırcasına dayadı yere yırtık pantalonunu.

Son anları gelmiş mahkumlar gibi tuhaf bir tebessümle

bakakaldı karşısındaki gözleri dönmüşlere

nefret taşıyan haykırışlar, bıçak pırıltıları

dayanılmaz yankılar yaratarak beyninde

çırpınıyor, kıvranıyor, yalvarıyordu

artık kurtuluş falan ümit etmiyordu.

Kulaklarına sarıldı haykırarak

daha fazla dayanamıyordu

yere yığıldı sarsılarak, Notre Dame’ın kamburu.

Leave a comment

Filed under Poetry

Sen yoksun

Gecelerin içinden sana doğru sesleniyorum

haykırışlarım cevapsız kalıyor, çünkü sen yoksun.

Kasvetli rüyalarımda hemen seni hatırlıyorum

kollarım boşlukta kalıyor, çünkü sen yoksun.

Uçurum kenarındaymışım gibi yardım arıyorum

ellerimi tutan olmuyor, çünkü sen yoksun.

Issızlarda sağa sola savrularak koşuyorum

çınlayan hıçkırıklarımı susturan olmuyor, çünkü sen yoksun.

Gülmek, biraz da gençliğime gülmek istiyorum

tebessümüm dudaklarımda donuklaşıyor, çünkü sen yoksun.

Ağlamak, biraz da boşalmak için ağlamak istiyorum

acı gözyaşlarımı silen olmuyor, çünkü sen yoksun.

Boşvermek, tüm dünyaya herşeyiyle boşvermek istiyorum

bel bağlayacağım kimse kalmıyor, çünkü sen yoksun.

Bütün ümitlerde gerçek bir arkadaş arıyorum

ama bana bir türlü yanaşamıyorlar, çünkü sen yoksun.

Gözlerimin önünde uzanan manzaralara bakıyorum

deniz bugün yaslar içinde, kıpırdanmıyor, çünkü sen yoksun.

İnce tenkitler, sitemler duyuyorum

kuvvetim ölesiye tükeniyor, çünkü sen yoksun.

Soruyorlar, yaşam nedir diye, susuyorum

canım konuşmak istemiyor, çünkü sen yoksun.

Birden gözlerimle sanki bir kaynaktan fışkırıyorum

kalbim hayat anlamsız diyor, çünkü sen yoksun.

Düşlerimde çöllere, uçsuz bucaksızlara gidiyorum

artık gönlüm huzuru tatmak istiyor,

çünkü orda nasıl olsa kimse yok.

Leave a comment

Filed under Poetry

Nerdesin?

Uçsuz bucaksız denizler

sana haykırıyordu hep, nerdesin?

Gün doğarken güneş bile

seni arıyordu, nerdesin?

Yağmur yasıma iştirak ediyordu

damlalarda senin hasretin vardı, nerdesin?

Gelen geçen, küçük büyük

kah alaylı, kah mahzun seni soruyordu, nerdesin?

Bir gün daha kapanıyordu yarı ızdırap, yarı ümitle

insanlar girdaba sürükleniyordu, nerdesin?

Yine kasvetli bir geceydi mezarlıkta

bir yaratık kendi kendine soruyordu, nerdesin?

Leave a comment

Filed under Poetry