Tag Archives: Gençlik yazıtlarım

Susadım Sana

Ayrılığın bir ok gibi

saplanıyor kalbime yayla

Kollarım uzanıyor gibi

Anlıyorum, evet, susadım sana.

 

Günler artık bir yıl gibi

çörekleniyorlar üstüme hazla

Gözlerim kararıyor gibi

Anlıyorum, evet, susadım sana.

 

Sensizlik bir bela gibi

yıkılıyor masum gönlüme hızla

Ellerim aranıyor gibi

Anlıyorum, evet, susadım sana.

 

Sessizliğin bir sitem gibi

yükleniyor benliğime hırsla

Dudaklarım kıpırdanıyor gibi

Anlıyorum, evet, susadım sana.

Leave a comment

Filed under Poetry

Değişim

Değişmişim, bana öyle diyorlar.

Başka nasıl olabilirim, soruyorum, sensiz?

Pek gülmüyormuşum, beni hayretle izliyorlar.

Ben tebessüm iplerimi sana vermişim,

nasıl gülerim sensiz?

Boşlukta gibiymişim, sorguya çekiyorlar.

Nasıl dolu olabilirim, soruyorum, sensiz?

Canlılığımı yitirmişim, dirilmemi istiyorlar.

Kalbim sahibinden uzakta, nasıl yaşarım sensiz?

üzülmemeliymişim, benden gayret bekliyorlar

nasıl çaba sarfedebilirim, soruyorum, sensiz?

Nice senelerim varmış, böyle teselli ediyorlar.

Yüzyıl gibi üstüme çöken zamanı nasıl geçerim sensiz?

Geliyormuşsun, şimdi de haber veriyorlar.

Kalbim ne duyacak, soruyorum, şimdiye dek sensiz?

Sevinmeliymişim, artık onlar diliyorlar.

Geçirdiğim acı günleri nasıl unutabilirim, sensiz?

Leave a comment

Filed under Poetry

Mutluluk Yolu

Kalbimde mel’un bir sessizlik

ıssızlarda koşuyorum alabildiğine.

Elle tutulur acı bir sensizlik

sakin köşelerden kaçınıyorum tüm benliğimle.

Sükut etmiş zihnimde yaygın bir boşluk

dolu bir sensizlik terkedilmiş tüm düşüncelerimde.

Bazen bir pençe gibi kavrayan garip bir burukluk

kah coşuyor, kah sükun buluyorum uçsuz bucaksızlarda.

Seni bu şekilde ızdırapla anabilmek

belki de sere serpe uzanmış bir zevk rastgele.

Açılan şefkat dolu kollarında artık bir bitkinlik

koruyuculuk görevlerinden bıkmışa benziyorlar bile.

Gönlümde olabildiğine perişan bir viranlık

yerleştirdiklerine asla inanmıyorlar bile.

Yalnızlık, ebedi yalnızlıklara ümitle sarılmak,

tek çözüm yolu bir yıkım imişcesine,

ümitsizliklerle birleşmek, onlarda dostluk aramak

mutluluğun ilk buruk acılarını tatmak istiyorum.

Leave a comment

Filed under Poetry

içimdeki sen

Sonsuzluklardan sana sesleniyorum

ümitsiz feryatlarımı duymuyor musun?

Lahza lahza geçirdiğimiz mutluluğu anıyorum

ellerimin sıcaklığına özlem duymuyor musun?

yalnızlıklardan sana soruyorum

meçhul gecelerde ızdırap çekmiyor musun?

Ağlamak, hatıralarımız için ağlamak istiyorum

ne olur, itiraf et, sen de aynı şeyleri hissetmiyor musun?

 

ıssız sakinlerden yardım arıyorum

maksadımın derinliğini anlamıyor musun?

Ağlamak, pişmanlık çok geç şimdi,

artık esrarlı sulardan haykırıyorum…

Leave a comment

Filed under Poetry

Notre Dame’in Kamburu

Yağmur damlaları ıssız sokaklarda parlıyordu dansederek

bir karaltı çıktı gecenin sessizliğinden boynu bükük

bir kuş kadar acizdi etrafına bakışıyla ürkek ürkek

hayatın ağır darbeleriyle sırtı bükülmüşe benziyordu.

Yok yok! doğuştan olmalıydı bu kamburu.

Geniş caddelerden geçti seke seke, sular sıçratarak

her hareketinde bir çift nefret bakışıyla karşılaşarak

daha çok öne eğilen başına artık küfürler savrularak

kalabalık caddeleri şimdi korkarak arşınlıyordu

İnsafsız canlılar kitlesi bir çember gibi sarılıyordu

sırtını daha da bükerek merhamete susamış gözlerini

aczinden zevklenen topluluğa çevirerek

yalvarırcasına dayadı yere yırtık pantalonunu.

Son anları gelmiş mahkumlar gibi tuhaf bir tebessümle

bakakaldı karşısındaki gözleri dönmüşlere

nefret taşıyan haykırışlar, bıçak pırıltıları

dayanılmaz yankılar yaratarak beyninde

çırpınıyor, kıvranıyor, yalvarıyordu

artık kurtuluş falan ümit etmiyordu.

Kulaklarına sarıldı haykırarak

daha fazla dayanamıyordu

yere yığıldı sarsılarak, Notre Dame’ın kamburu.

Leave a comment

Filed under Poetry

Sen yoksun

Gecelerin içinden sana doğru sesleniyorum

haykırışlarım cevapsız kalıyor, çünkü sen yoksun.

Kasvetli rüyalarımda hemen seni hatırlıyorum

kollarım boşlukta kalıyor, çünkü sen yoksun.

Uçurum kenarındaymışım gibi yardım arıyorum

ellerimi tutan olmuyor, çünkü sen yoksun.

Issızlarda sağa sola savrularak koşuyorum

çınlayan hıçkırıklarımı susturan olmuyor, çünkü sen yoksun.

Gülmek, biraz da gençliğime gülmek istiyorum

tebessümüm dudaklarımda donuklaşıyor, çünkü sen yoksun.

Ağlamak, biraz da boşalmak için ağlamak istiyorum

acı gözyaşlarımı silen olmuyor, çünkü sen yoksun.

Boşvermek, tüm dünyaya herşeyiyle boşvermek istiyorum

bel bağlayacağım kimse kalmıyor, çünkü sen yoksun.

Bütün ümitlerde gerçek bir arkadaş arıyorum

ama bana bir türlü yanaşamıyorlar, çünkü sen yoksun.

Gözlerimin önünde uzanan manzaralara bakıyorum

deniz bugün yaslar içinde, kıpırdanmıyor, çünkü sen yoksun.

İnce tenkitler, sitemler duyuyorum

kuvvetim ölesiye tükeniyor, çünkü sen yoksun.

Soruyorlar, yaşam nedir diye, susuyorum

canım konuşmak istemiyor, çünkü sen yoksun.

Birden gözlerimle sanki bir kaynaktan fışkırıyorum

kalbim hayat anlamsız diyor, çünkü sen yoksun.

Düşlerimde çöllere, uçsuz bucaksızlara gidiyorum

artık gönlüm huzuru tatmak istiyor,

çünkü orda nasıl olsa kimse yok.

Leave a comment

Filed under Poetry

Nerdesin?

Uçsuz bucaksız denizler

sana haykırıyordu hep, nerdesin?

Gün doğarken güneş bile

seni arıyordu, nerdesin?

Yağmur yasıma iştirak ediyordu

damlalarda senin hasretin vardı, nerdesin?

Gelen geçen, küçük büyük

kah alaylı, kah mahzun seni soruyordu, nerdesin?

Bir gün daha kapanıyordu yarı ızdırap, yarı ümitle

insanlar girdaba sürükleniyordu, nerdesin?

Yine kasvetli bir geceydi mezarlıkta

bir yaratık kendi kendine soruyordu, nerdesin?

Leave a comment

Filed under Poetry

Yaşantı

Uzaklardasın belki çok

yapayalnız boynu bükük

gözyaşların en yakın dostun olmuş,

bileşimlerinden doğan acı bir hıçkırık.

Geçmişe ağlamak pek boş artık.

 

Mazinin anıları her an zihninde bir ok

yollar boyu gidiyorsun yalnızlığına ürkek,

kaçışan korkak varlıklar yoldaşların olmuş,

seninle birlikte yerlere düşen inleyerek.

Geçmişe ağlamak pek boş artık.

 

önünde engin bir deniz alabildiğine uzak

adalarda sürükleniyorsun özlemine koşarak

seni yaşatan hayallerin artık toprak olmuş,

haşin esen rüzgarların şiddetinden savrularak.

Geçmişe ağlamak pek boş artık.

 

üzerinde kalın bir tabaka toprak

karanlıklar boyu haykırıyorsun sesini tanımayarak

sivri tırnakların kalan son ümit ışığın olmuş,

boşuna bir gayretle toprağa batık.

Geçmişe ağlamak pek boş artık.

Leave a comment

Filed under Poetry

Boş Köşe

Sabah gözlerimi açıyorum, güçlükle

bilirmiş gibi karşıyı boş bulacağımı

Her zaman oturduğun o köşe

paylaşırmış gibi acı yalnızlığımı

Denizin kara bir bulut çökmüş üstüne

sıkılmış, terketmiş gibi daimi maviliğini

Kıskanmış ta olabilir hasetle belki

bakışlarındaki o tatlı şefkati

Derinliklerine kadar dalıyorum hüzünle

bakarmış gibi, görürmüş gibi masumca seninkileri

Ağlıyorum buruk bir hasretle

bulacakmış gibi ılık gözyaşlarımda seni…

Leave a comment

Filed under Poetry

Yağmur

Yağmur sesi ile uykum bölündü bir gece birden

kağıda düşen gözyaşlarını andırıyordu damlalar

ve arada bir parlayan ışık ve yıldırım

sanki bir insan sesiydi hıçkıran

çok uzaklardan geliyordu, pek yabancı

aynı zamanda insanın içine işleyen bir ifade vardı bu haykırışta

Deniz, dağ, yeşil çayırlar tüm haşmetiyle gözönüne seriliyordu

çok uzak ülkelerin ilginç danslarını anlatırcasına

adeta küstahça, isyankar bir parlayışla yükseliyordu

Bir an o etkili ses durdu bıçakla kesilircesine

tüm dünya sanki ışıksız kaldı tüm acziyle

şimdi o sihirli ses yoktu, dışarıya baktım

artık yağmur yağmıyordu.

Leave a comment

Filed under Poetry