Tag Archives: fantezi

Sen yoksun

Gecelerin içinden sana doğru sesleniyorum

haykırışlarım cevapsız kalıyor, çünkü sen yoksun.

Kasvetli rüyalarımda hemen seni hatırlıyorum

kollarım boşlukta kalıyor, çünkü sen yoksun.

Uçurum kenarındaymışım gibi yardım arıyorum

ellerimi tutan olmuyor, çünkü sen yoksun.

Issızlarda sağa sola savrularak koşuyorum

çınlayan hıçkırıklarımı susturan olmuyor, çünkü sen yoksun.

Gülmek, biraz da gençliğime gülmek istiyorum

tebessümüm dudaklarımda donuklaşıyor, çünkü sen yoksun.

Ağlamak, biraz da boşalmak için ağlamak istiyorum

acı gözyaşlarımı silen olmuyor, çünkü sen yoksun.

Boşvermek, tüm dünyaya herşeyiyle boşvermek istiyorum

bel bağlayacağım kimse kalmıyor, çünkü sen yoksun.

Bütün ümitlerde gerçek bir arkadaş arıyorum

ama bana bir türlü yanaşamıyorlar, çünkü sen yoksun.

Gözlerimin önünde uzanan manzaralara bakıyorum

deniz bugün yaslar içinde, kıpırdanmıyor, çünkü sen yoksun.

İnce tenkitler, sitemler duyuyorum

kuvvetim ölesiye tükeniyor, çünkü sen yoksun.

Soruyorlar, yaşam nedir diye, susuyorum

canım konuşmak istemiyor, çünkü sen yoksun.

Birden gözlerimle sanki bir kaynaktan fışkırıyorum

kalbim hayat anlamsız diyor, çünkü sen yoksun.

Düşlerimde çöllere, uçsuz bucaksızlara gidiyorum

artık gönlüm huzuru tatmak istiyor,

çünkü orda nasıl olsa kimse yok.

Leave a comment

Filed under Poetry

Nerdesin?

Uçsuz bucaksız denizler

sana haykırıyordu hep, nerdesin?

Gün doğarken güneş bile

seni arıyordu, nerdesin?

Yağmur yasıma iştirak ediyordu

damlalarda senin hasretin vardı, nerdesin?

Gelen geçen, küçük büyük

kah alaylı, kah mahzun seni soruyordu, nerdesin?

Bir gün daha kapanıyordu yarı ızdırap, yarı ümitle

insanlar girdaba sürükleniyordu, nerdesin?

Yine kasvetli bir geceydi mezarlıkta

bir yaratık kendi kendine soruyordu, nerdesin?

Leave a comment

Filed under Poetry

Yaşantı

Uzaklardasın belki çok

yapayalnız boynu bükük

gözyaşların en yakın dostun olmuş,

bileşimlerinden doğan acı bir hıçkırık.

Geçmişe ağlamak pek boş artık.

 

Mazinin anıları her an zihninde bir ok

yollar boyu gidiyorsun yalnızlığına ürkek,

kaçışan korkak varlıklar yoldaşların olmuş,

seninle birlikte yerlere düşen inleyerek.

Geçmişe ağlamak pek boş artık.

 

önünde engin bir deniz alabildiğine uzak

adalarda sürükleniyorsun özlemine koşarak

seni yaşatan hayallerin artık toprak olmuş,

haşin esen rüzgarların şiddetinden savrularak.

Geçmişe ağlamak pek boş artık.

 

üzerinde kalın bir tabaka toprak

karanlıklar boyu haykırıyorsun sesini tanımayarak

sivri tırnakların kalan son ümit ışığın olmuş,

boşuna bir gayretle toprağa batık.

Geçmişe ağlamak pek boş artık.

Leave a comment

Filed under Poetry

Boş Köşe

Sabah gözlerimi açıyorum, güçlükle

bilirmiş gibi karşıyı boş bulacağımı

Her zaman oturduğun o köşe

paylaşırmış gibi acı yalnızlığımı

Denizin kara bir bulut çökmüş üstüne

sıkılmış, terketmiş gibi daimi maviliğini

Kıskanmış ta olabilir hasetle belki

bakışlarındaki o tatlı şefkati

Derinliklerine kadar dalıyorum hüzünle

bakarmış gibi, görürmüş gibi masumca seninkileri

Ağlıyorum buruk bir hasretle

bulacakmış gibi ılık gözyaşlarımda seni…

Leave a comment

Filed under Poetry

Yağmur

Yağmur sesi ile uykum bölündü bir gece birden

kağıda düşen gözyaşlarını andırıyordu damlalar

ve arada bir parlayan ışık ve yıldırım

sanki bir insan sesiydi hıçkıran

çok uzaklardan geliyordu, pek yabancı

aynı zamanda insanın içine işleyen bir ifade vardı bu haykırışta

Deniz, dağ, yeşil çayırlar tüm haşmetiyle gözönüne seriliyordu

çok uzak ülkelerin ilginç danslarını anlatırcasına

adeta küstahça, isyankar bir parlayışla yükseliyordu

Bir an o etkili ses durdu bıçakla kesilircesine

tüm dünya sanki ışıksız kaldı tüm acziyle

şimdi o sihirli ses yoktu, dışarıya baktım

artık yağmur yağmıyordu.

Leave a comment

Filed under Poetry

Neden?

Neden, neden bu ümitsizlik

sorusuna cevap mı istiyorsun?

Yüzümde daimi bir tebessüm

hiç eksilmesin mi istiyorsun?

Yaşantım boylu boyunca muhteşem

tasasız geçsin mi istiyorsun?

O halde kelimeyi ara “hata” denilen

ara da bul ki anlayasın

pek uzaklarda sanmıyorum olsun

bir de kendine sormayı düşünmüyor musun?

Leave a comment

Filed under Poetry

Sensizlik

Akşam grup vakti bakınca

önümde uzanan engin denize

sensizliğin o ebedi acısı

çörekleniverdi bir yılan gibi içime

Hafif esen rüzgar bana uzaklardan

fısıltılar sürüklüyordu kasten

bunların arasında bir ses ki

her gün hayata bağlardı beni

sanki beni çağırıyor gibiydi

Gizli bir kuvvetle irkildim birden

karşımda ıssız bir dünya, herşeyden evvel

elle tutulur koca bir sensizlik vardı.

Leave a comment

Filed under Poetry

Korkak Avcım

Bir akşam son defa

Bakışlarında bana veda etmiştin

Yere eğilen ürkek gözkapakların

Herşey bitti demişti, gitmelisin

Hatırlıyorum yumduğumu sımsıkı

Görmemeleri için seni, gözlerimi

çünkü hayalimdeki sen daha güzeldin

Hiç değilse benim taptığım, herşeyimdin

Korkak avcılar gibi birden sönüşün

Soğutmuştu beni o an senden

Ben bir avcı istemiyordum yaralasın,

canevinden vurduktan sonra kaçsın

Sarmalıydı şefkatli elleriyle yaralarını

benim düşlerimdeki mukaddes avcı

Ama o kaçamak bakışların izah edince herşeyi

inanır mısın daha sevinmiştim içimden

Sana neşeli yolculuklar diledim korkak avcım

aynı zamanda öyle esaslı avlar

ki karşılarında korkularından titreyesin!

Leave a comment

Filed under Poetry

Şiirin başlığı alfabe farkı nedeniyle aşağıda…

[Yaş 19. Henüz aşk nedir, tanımamışım. Gene de … hayal gücü … 25 Mart 1974 tarihli Resimli Roman’ın 25. Sayısında yayınlanan “Dolunay” rümuzlu şiirim.]

Ümitsizlik

Seviyor, delice seviyorsun.

Sanki tüm dünya o imişçesine,

Seviliyor, çılgınca seviliyorsun.

Sanki senden başkası olmamışcasına.

Tadıyor hayatı, sarhoşça tadıyorsun,

Yudum yudum onun ellerinden içercesine

Tattırıyor yaşamı, şuursuzca tattırıyorsun

Adeta ellerinden saadet aktarırcasına.

Korkuyor bir an, her şeyden sonsuz korkuyorsun.

Yıllardır bir suç işlemişçesine.

Korkutuyor, halinden devamlı korkutuyorsun,

Her hareketinde bir günah işlemişçesine.

Nihayet unutuluyor, nankörce unutuluyorsun.

Adeta hiç bir şey geçmemişçesine.

Sebebini, sebebini hep kendine soruyorsun,

Bir mahkemede suçlu sandalyesindeymişçesine.

Bir gün yolda bomboş sürükleniyor, sürükleniyorsun,

Hatalarının ağırlığında ezilmişçesine.

Bir görüntüyü hayalinden, sabitleştiriyorsun,

Karşına yeniden, dipdiri o çıkmışcasına.

Bakıyor, inanamayarak sönük gözlerine, boyuna bakıyorsun.

Onun parlak, gülümseyen bakışlarına,

Sarsılıyor, kendini bırakıp hıçkırıyorsun.

Yanındaki simsiyah gözlere isyan edercesine.

Yorgun zihninle çabalıyor, düşünüyorsun,

Bakmayacak mı diye,

benim ışığını söndürdüğü ümitsiz gözlerime.

Bakmıyor, acıyla sadece yanındakine döndüğünü görüyorsun.

İndirilen bu darbe beyninde yankılar yaparcasına.

Atlıyor, sonsuzluklara dalıyor, dalıyorsun.

Kucaklasın diye serin sular seni daha büyük bir şefkatle…

DOLUNAY (ANKARA)

Leave a comment

Filed under Poetry